Skip to main content

Fonksiyonel Tıp

Fonksiyonel Tıp, hastalıkların, rahatsızlıkların nasıl ve neden oluştuğunu belirler ve her birey için hastalığın temel nedenlerini ele alarak ve bütünü iyileştirerek sağlığa kavuşturur.
Koruyucu, önleyici ve kişiye özeldir.

Fonksiyonel Tıp modeli, hastaları ve hekimleri, hastalığın altında yatan nedenleri ele almak ve en uygun sağlığa, iyileşmeye kavuşmak için birlikte çalışmaya teşvik eden, bireyselleştirilmiş, hasta merkezli, bilim temelli bir yaklaşımdır. Her kişinin genetik, biyokimyasal ve yaşam tarzı faktörlerinin ayrıntılı bir şekilde anlaşılmasını gerektirir. Fonksiyonel Tıp, bu bulguları kişiye özel tedavileri planlamak ve en iyi sonuçları almak için kullanır. Bu yaklaşımda semptomlardan, şikayetlerden ziyade, kök nedenini ele alarak, hastalığın karmaşıklığını tanımlamaya ve bütün olarak iyileşmeye odaklanarak çalışılır. Bir sorunun birçok farklı sebebi olduğunu ve aynı şekilde bir nedenin birçok farklı soruna sebep olabileceğini biliyoruz. Sonuç olarak, Fonksiyonel tıp tedavileri, her bir bireydeki hastalığın spesifik belirtilerini hedeflerken, sistemlerin ve tüm bedenin sürekli sağlıklı olmasını da sağlar. Özellikle incelediği ve tedavide odaklandığı 6 ana başlık vardır: GASTROİNTESTİNAL sistem,  KARDİOMETABOLİK sistem,  DETOKS, ENERJİ, BAĞIŞIKLIK sistemi  ve HORMONLAR.

Özellikle kronikleşmiş sağlık sorunlarının altında yatan sebepler, beslenme, yaşam şekli, duygusal, genetik yapı bir arada değerlendirilir ve tümü için kişi desteklenerek sağlığına kavuşur ve en önemlisi bu sağlığı sürdürmeyi  öğrenir.

Besinler ve beslenme, Fonksiyonel Tıbbın ana konusudur ve sağlıklı bir hayatın sürdürülmesinin merkezinde yer alır. Fonksiyonel Tıp, Genel tıbbın hastalık merkezli yaklaşımından daha ileriye giderek, kişi merkezli bir yaklaşımla 21. yüzyılın sağlık ihtiyaçlarına cevap verecek bir metod ile çalışır. Fonksiyonel Tıp’ta esas olan kişinin bütünüdür ve  hekim topladığı detaylı bilgiler ile, genetik, çevresel, yaşam tarzına bağlı faktörlerin, kişinin sağlığı üzerindeki etkilerini ve o kişi için kompleks-kronik hastalıkları nasıl tetikleyebildiğini değerlendirir. Bu analizin sonunda kişi için uzun vadeli olarak sağlığın korunabileceği bir plan/hayat tarzı programı oluşturulur.

Beslenme alışkanlıklarımızdaki yanlışların, yaşam boyu süren hemen bütün sorunlarda karşımıza çıktığını artık biliyoruz. Biyolojimizi ve dolayısıyla psikolojimizi de beslenmemizi değiştirerek, istediğimiz iyilik haline dönüştürebilir ya da hiç istemediğimiz sorunlara yol açabiliriz. Bu konudaki çalışmalar ve sonuçlar, sadece sağlıklı yaşam için değil, çok önemli hastalıkların tedavisi için de şaşırtıcı ve umut vericidir.

Örneğin; Bağışıklık sistemimiz ya da zihinsel faaliyetlerimizin de bağırsak floramız ile ne kadar yakın ilişkili olduğunu biliyor musunuz? Dolayısıyla yediklerimiz burada da çok önemli oluyor. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız hem akut hem de kronik hastalıklarımız için çok önemli. Bunun için günlük beslenme şeklimizi ve yediklerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.

Kişinin sağlığını bozan ana kaynakların bulunması, uzaklaştırılması, onun için gerekli olanın yerine konması, günlük olarak tüketilen doğru protein, yağ, vitamin, mineral ve mikro besin kaynaklarının verilmesiyle birlikte, diğer tamamlayıcı tedavilerle sağlığın geri kazanılması ve sürdürülmesi hedeftir. Beslenmenin yanında, doğru gıda takviyelerinin kullanılması, yaşam şekli değişimleri, stres yönetimi teknikleri ve bunların kişiye özel takibi ile, hastalarda çok olumlu sonuçlar alınmaktadır.