RESVERATROL
Resveratrol, doğal olarak oluşan bir hidroksistilben, bir polifenol türüdür. Resveratrolün trans formu aktif olan form olarak görünmektedir. Resveratrol öncelikle kırmızı şarapta, kırmızı üzüm kabuğunda, mor üzüm suyunda, dutta ve daha az miktarda yer fıstığında bulunur. Trans-resveratrol yaban mersini ve Polygonum cuspidatum köklerinde bulunur.
Şarabın trans-resveratrol içeriği büyük ölçüde üzüm türüne, iklime ve şarabı yapmak için kullanılan uygulamalara bağlıdır. Beyaz şaraplar çok düşük trans-resveratrol konsantrasyonlarına sahiptir. Kırmızı şaraplarda bulunan miktarın yalnızca yaklaşık %1 ila %5’ine sahiptirler. Pinot noir, iklimden bağımsız olarak sürekli olarak en yüksek trans-resveratrol konsantrasyonlarına sahiptir. Pinot noir üzümlerinden hazırlanan şaraplarda litre başına ortalama 5,13 mg resveratrol bulunmaktadır.
Laboratuvar araştırmaları, resveratrolün yaşlanma karşıtı etkilerinin kısmen yaşlanma hızını yavaşlatmada rol oynayan enzimlerin aktivasyonundan kaynaklanabileceğini düşündürmektedir. Bu enzim aktivasyonu, kalori kısıtlamasının yaşlanma karşıtı etkilerine benzer olabilir.
İnsanlarda ve laboratuvar araştırmalarında, resveratrolün oksidatif bileşiklerin seviyelerini azalttığı ve oksidasyona karşı koruma sağladığı görülmektedir. Laboratuvar araştırmaları resveratrolün düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve DNA’yı oksidatif strese karşı koruduğunu göstermektedir.
Gıdalarda resveratrol iyi tolere edilir. Ağızdan yüksek dozlarda, topikal veya intranazal olarak kullanıldığında, resveratrolün iyi tolere edildiği görülmektedir.
Resveratrol çoğunlukla 3 aya kadar günde 250-1000 mg dozlarında kullanılmıştır. Ayrıca ağızdan 3 aya kadar günde 1500 mg’a kadar dozlarda alındığında güvenli olduğu görülmüştür.
Teorik olarak, resveratrolün yüksek yağlı bir yemekle birlikte tüketilmesi resveratrolün emilimini engelleyebilir.
Selenyum takviyelerindeki yaygın dozlar günlük 50 ila 200 mcg arasında değişir. Selenyum diyet takviyeleri farklı kimyasal formlarda selenyum içerir, en çok kullanılan formlar selenometiyonin veya selenosistein olarak bulunur.
KUERSETİN
Kuersetin soğan, elma, çilek, çay, domates ve kırmızı şarap gibi gıdalarda bulunan bir flavonoiddir. Ayrıca Ginkgo biloba, sarı kantaron (Hypericum perforatum) ve Amerikan mürver (Sambucus canadensis) gibi çeşitli bitkilerde de bulunur.
Ağızdan ve uygun şekilde, kısa süreli kullanıldığında Quercetin, 12 haftaya kadar günde 1000 miligrama kadar dozlarda güvenli kullanılabilir.
Diyetle alınan kuersetin esas olarak glikozitler halinde bulunur. Kuersetinin en yaygın formu, kuersetinin bir glikoz parçasına bağlı olduğu rutindir.
Genç, sağlıklı hücresel fonksiyonu teşvik eder. Vücudun yaşlı hücrelerini yönetmesine yardımcı olur. Vücutta serbest halde dolaşan radikaller yaşlanma sürecini hızlandırabilir. Quercetin, yaşlanan hücrelerin gençleşmesine ve yenilenmesine yardımcı olarak yaşlanma belirtilerini ortadan kaldırabilir.
Kuersetin, malign öncülleri etkisiz hale getirerek veya karsinogenezi inhibe ederek kanser riskini azaltabilir. Epidemiyolojik çalışmalar, diyetle yüksek miktarda kuersetin ve ilgili flavanol alımının, özellikle sigara içen erkeklerde pankreas kanseri riskini azaltabileceğini ve ayrıca akciğer kanseri riskini de azaltabileceğini bulmuştur. Ön çalışmalar, kuersetinin meme, lösemi, kolon, yumurtalık, oral skuamöz hücre, endometriyal, gastrik ve küçük hücreli olmayan akciğer dahil olmak üzere çeşitli kanser türleri üzerinde inhibe edici etkileri olabileceğini göstermektedir.
ÜROLİTİN A
Ürolitin A, nar ve diğer bazı meyve ve kuruyemişlerde bulunan bir bileşik olan ellagitaninlerin doğal bir metabolitidir.
Urolithin A, mitokondriyi geri yükleyebilen ve kas yaşlanmasını tersine çevirebilen güçlü bir bağırsak metabolitidir. Ürolitin A’nın oral yoldan verilmesi, mitofaji adı verilen bir süreci uyararak mitokondriyal işlevi iyileştirebilir. Ürolitini doğrudan yiyeceklerden alamayız, ancak öncül tanenlerini takviye edebiliriz. Ellajik asit ve ellagik tanenler açısından zengin yaygın gıdalar arasında nar, ahududu, yaban mersini, böğürtlen, ceviz, antep fıstığı, ceviz ve biraz çayda bulunur.
Kas dayanıklılığını ve kas gücünü artırır. ATP üretimini artırır. CRP’yi azaltır ve metabolomik profili iyileştirir. Mitofajiyi uyarır, mitokondriyal gen ekspresyonunu indükler. T kök hücre oluşumunu ve anti-tümör aktivitesini iyileştirir. Mevcut çalışmalarda, 0ral kullanımda, 250-500 mg dozlarda 3 ay kullanımı güvenli ve yeterli bulunmuştur.